Archive for 2016

Yıllık İzinde Yeni Dönem



izin


Cem Kılıç, Milliyet, 04.05.2016
Geçtiğimiz hafta içinde Meclis’e gelen kanun tasarısı, çalışma hayatında pek çok konuda değişiklik öngörüyor. Çalışanlar açısından tasarının en önemli maddesi, yıllık izin kullanımında değişiklik öngören madde... 
Hem çalışanlardan, hem işverenlerden gelen talepler sonucunda yıllık izin kullanım koşullarının değiştirilmesi gündeme gelmişti. Tasarı bu yöndeki talepler sonucunda hazırlandı. Peki, tasarı bu haliyle yasalaşırsa yıllık izinler nasıl kullanılacak?
İş Kanununa göre işçi yıllık izin hakkını 1 yılın sonunda elde eder. Aynı işverene bağlı olarak en az 1 yıl çalışmış işçi, 1 yılın sonunda yıllık izin kullanma hakkına kavuşur. Aynı işverene bağlı (A) işyerinde 6 ay, (B) işyerinde 6 ay çalışmış işçi de yıllık izin hakkına kavuşur. Yıllık izin hakkı için kriter aynı işyerinde değil, aynı işverene bağlı olarak çalışmadır. İşyerinde kıdemi 1 ila 5 yıl olan işçiye (5 yıl dahil) 14 gün, 5 yıldan fazla 15 yıldan az olan işçiye 20 gün, 15 yıl ve daha fazla olan işçiye ise 26 gün yıllık ücretli izin verilmelidir.

En çok 3’e bölünüyor
Bu süreler, yıllık izin verilebilecek en az sürelerdir. İşveren isterse işyerinde yıllık izin sürelerini daha uzun belirleyebilir. Diğer yandan, 18 yaş ve altı kişilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere en az 20 gün yıllık izin verilmesi gerekir. Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık izin süreleri de kıdemlerine göre belirlenen süreye 4 gün eklenerek belirlenir.

İzin sürelerinin kullanımında 2 kriter söz konusu. İlk olarak, işçinin hak ettiği yıllık iznin bir bölümü 10 günden az olmamalı. Yani, 14 gün yıllık izin hakkı olan işçiye işveren 14 günün 10’unu kesintisiz kullandırmak zorunda. İkinci kriter ise yıllık izin süresinin en fazla 3’e bölünebilmesi. Dolayısıyla, 14 günlük yıllık izin hakkı olan işçinin iznini 10 gün, 1 gün ve 3 gün şeklinde kullanması mümkündür. İşçiye 10 gün, 1 gün, 1 gün, 2 gün şeklinde yıllık izin kullandırılamaz. Böyle olunca da dini bayramlar ve resmi tatil günlerinin hafta sonu ile birleştirilmesi durumunda işçi bir gün yıllık izin kullanarak 10 gün tatil yapma şansını kaçırıyordu.

Şimdi ne değişecek?
Kanun tasarısı bu haliyle yasalaşırsa, yıllık izinlerin kullanım kriteri değişecek. Yıllık izinler bugünitibarıyla en fazla 3’e bölünüp bir bölümü 10 günden az olamazken, değişiklik sonrası yıllık izinler 5’e bölünebilecek ve bir bölümü 6 günden az olamayacak. Dolayısıyla, değişiklik sonrası 14 günlük yıllık izin hakkı olan işçi iznini, 6 gün, 1 gün, 1 gün, 1 gün, 5 gün şeklinde kullanabilecek. Bu değişikliğin amacı, genel tatil ve ulusal bayram günlerinin öncesinde ve sonrasında tatil olmayan günler için işçilerin yıllık izin kullanarak tatili uzatmaları.

Bu durumda, işçi yıllık izninden kullanıp tatili uzatmak istiyor. Ancak bugünkü haliyle İş Kanunu bir günlük yıllık izin kullanımına yılda en fazla bir kez müsaade ediyor. Değişiklik sonrası işçiler yıllık izinlerini 5 seferde kullanabileceği için bu tip durumlarda tatili uzatma şansına kavuşacaklar.

‘İşverenler’ rahatlayacak
İş Kanunu’nun bugünkü haliyle yıllık iznin bir bölümünün 10 günden az olamaması işverenlerin pek çok işçiye yıllık izin kullandıramaması sonucunu doğuruyor. Özellikle üst düzey görevlerde yer alan çalışanların önemli bir bölümü “10 gün izne gidersem döndüğümde işlerin altından kalkamam” diyerek yıllık izin kullanmıyor. Yıllık izinler iş sözleşmesi feshedildiğinde paraya çevrilebileceği için işverenlerin de yıllık izin maliyeti artmış oluyor. Kanun tasarısının hayata geçmesi ile birlikte bu durumdaki işçilerin yıllık izin kullanımlarının artması bekleniyor. 

Pazar günü...
Yıllık izin konusunda işçilerin kafalarını karıştıran önemli bir nokta pazar gününün yıllık izinden düşülüp düşülmeyeceğidir. İşyerinde haftanın 6 günü çalışılıyor ve pazar günü tatilse, bir haftalık yıllık izin alan işçi 7 gün değil, 6 gün yıllık izin kullanmış sayılır. Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmaz. Dolayısıyla, kanun tasarısı sonrası haftanın 5 günü çalışılan ve cumartesi  pazar günü tatil olan bir işyerinde 20 Mayıs 2016 tarihinde bir günlük yıllık izin alan işçi 4 gün tatil yapabilecek.

İşçinin dinlenme hakkının engellenmemesi için yıllık izinlerin kullanılmasını sağlayacak bir işyeri düzeninin kurulması çok önemli. Yılın tamamında çalışan bir işçinin verimliliği düşecektir. İşçinin dinlenme hakkını kullanarak dinlenip tazelenerek işyerine geri gelmesi belki izin döneminde işlerin yavaşlamasına neden olabilir. Ancak döndüğünde işçinin hem verimliliği artacak, hem de işçi ailesine ve kendisine işten ayrı bir zaman ayırabilmiş olacaktır. Diğer yandan, işverenlerin işçilere 1 günlük yıllık izin kullandırma hakkını kötü niyetli kullanmamaları ve dinlenme hakkının sağlanması için uygulamalar geliştirmeleri çok önemli. Aksi taktirde, tasarı amacına ulaşamayacaktır.
Cem Kılıç, Milliyet 

İş Kanununa Giriş




















İş Güvencesinin olmadığı yerde iş hukukundan bahsetmek oldukça güçtür.  Bu sebepten dolayı ilk etapta iş güvencesinin sağlanması gerekir.

İş Hukukunun kaynakları vardır. Sorunları çözerken mutlaka bu kaynaklara bakıp çözüme ulaşmak gerekir. Bunlar resmi ve özel kaynaklar olmak üzere ikiye ayrılır.

a)      Resmi Kaynaklar: Anayasa, Uluslararası Sözleşmeler resmi kaynakların başında gelir, Hangisinin hangisine üstün olduğuyla ilgili sık sık ikilemler yaşanır. Söz konusu dava Temel insan haklarına ilişkin ise uluslararası anlaşmalar kanundan üstündür.
Eğer Temel insan haklarına ilişkin bir durum söz konusu değilse, son yapılan kanuna bakılır ve bu şekilde karar verilir. Burada önemli olan husus neyin temel insan hakları olup neyin olmadığının belirlenmesidir. Anayasa ve Uluslararası sözleşmelerden sonra Kanun Hükmünde Kararnameler, Tüzük ve Yönetmelikler diğer resmi kaynaklardır. Tüzük, Danıştay tarafından incelenmek ve resmi gazetede yayınlanmak zorundadır. Yönetmeliğin ise resmi gazete de yayınlanma zorunluluğu yoktur. Resmi yönetmelikler Kurumun objektif olarak verdiği kararlardır ve 3. kişileri de bağlar. Özel hukukun farkı ise dahil olunmayan konularda yönetmelik kişiyi bağlamaz. Örneğin, içerisinde ikamet etmediğim bir apartmanın yönetmeliği beni ilgilendirmez, sadece orada oturanları bağlar. Tüzük veya yönetmelik kanuna aykırıysa herhangi bir mahkeme bunu uygulamıyorum diyebilir, çünkü tüzük ve yönetmelikler için ayrıca görevlendirilmiş ve yetkilendirilmiş özel bir mahkeme yoktur.

b)      Özel Kaynaklar: İş hukukunda karar verirken en çok kullanılan kaynaklardır.

1)      Toplu iş sözleşmeleri(TİS): İş hukukuna özgün bir kaynaktır. Zaman içerisinde fiilen gelişir ve her ülkede farklı olabilir. Türkiye’de sözleşmenin iki tarafı olmalıdır. Bir tarafta işçileri temsilen mutlaka bir sendika olmalı. İşveren tarafında ise işveren kendisi veya işveren sendikası olabilir. İş yerinin anayasası gibidir. TİS normalde iş hukukunun diğer özel kaynakları olan aşağıda da göreceğimiz İş Sözleşmesinden daha önce gelir, fakat bazı durumlarda eğer iş sözleşmesi  işçi lehine daha avantajlı şartlar içeriyorsa iş sözleşmesi uygulanır. Yani hangisi işçinin lehineyse o geçerli olur. Toplu iş sözleşmeleri 1-3 yıl aralığında yapılır.
2)   
               İş Sözleşmesi: Çalışan ve iş veren arasında yapılan, çalışma yerini, zamanını, maaşı içeren karşılıklı anlaşmadır.

3)      Personel Yönetmeliği: Daha önceden bir yasa hükmüne dayanarak böyle bir yönetmelik yapma zorunluluğu yoktu. Daha Sonra isteğe bırakıldı. En son Borçlar kanununda yeni bir düzenleme yapıldı. Genelde iş sözleşmesinde çalışma süresi, maaş vs yazılır. Detaylar bu sözleşmede yer almaz. Bunun için de iş yerinin kendi iç düzenlemesi olarak düzenlediği bir yönetmelik vardır. İşveren zaman içerisinde bir takım kuralar çıkarır ve bunu yayınlar. Bu Yönetmelik, yazılı olmak ve işçiye önceden bildirilmek zorundadır.  Yönetmeliğin çalışana verildiğine dair imza alınır. Sözleşmenin eki niteliğindedir. İşçiyi bağlar, fakat işçilerin aleyhine bir takım kurallara yansıtılmaya başlandığında bu kuralların mutlaka işçiye detaylı bir şekilde anlatılması ve olurunun alınması gerekir. Yeni borçlar Kanunu’nda Genel İşlem Şartları hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince daha önceden büyük kuruluşların görece olarak küçük kişileri zor durumda bırakmayı amaçlamasının önüne geçildi. Genel İşlem şartları; eğer karşı tarafın aleyhine hükümler içeriyorsa, bu hükümlerin mutlaka detaylıca açıklanması gerektiğine hükmeder. İşçinin aleyhine olan maddeler için tek tek onay alınması gerekmektedir, yani bunun sadece yazılı olarak işçiye önceden bildirilmesi yetmiyor. Ayrıca açıklama yapılması gereklidir.

4)      İşyeri Uygulaması: İşyerinde genel bir uygulama varsa, eğer bu uygulama belirli süreler içersine tekrarlanıyorsa ve içersinde bir şart taşımıyorsa bu uygulamanın bir işyeri uygulamasına dönüştüğünden bahsedebiliriz. İşveren bunu tek taraflı iptal edemez. İş Hukuku kaynağıdır.

5)      İşverenin Yönetim hakkı / Emir veya talimat verme hakkı; İş Hukukuna özgü bir kaynaktır. Sözleşme ve yönetmelikte belirtilmeyen veya işlenmeyen bir madde varsa, konu hakkında kuralı işveren belirler. İşveren boşlukta kalan bütün durumları tek taraflı doldurma yetkisine sahiptir. Bu kaynak diğer kaynakların en altında yer alır ve onlara aykırı olamaz. İşyeri ve işle ilgilidir, dışarıyı bağlamaz. Dürüstlük kuralına aykırı olamaz. Aykırı olursa, işçi bununla bağlı değildir ve uygulamak zorunda değildir.


İş Hukukunda Kaynaklar yukarında aşağıya doğru uygulanmazlar. Kaynaklar arası yönteme bakıldığında koyulan kural belirli süzgeçlerden geçirilir;

Mutlak Emredici
Nispi Emredici
Yedek Hukuk Kuralları
Yönetim Hakkı

İlgili kural ile ilgili Kanun, Tüzük ve yönetmeliklere bakılır.  Bu hüküm emredici midir? Emrediciyse Mutlak emredici midir? Eğer öyleyse aksine kural konulamaz. Mutlak emredici değilse Nispi emredicidir. Mutlak Emredici Kurallar değiştirilemez. Örneğin İSG kuralları. Nispi Emredici Kurallar emredicilik işveren tarafından tamdır, fakat işçi lehine değiştirilebilir. Örneğin; Asgari ücreti işveren işçi lehine arttırabilir. Haftalık içi süresi işçi aleyhine geliştirilemez. Eğer bir maddede “ aksi kararlaştırılamaz, uygulanamaz vs gibi bir hüküm varsa, mutlak emredici demektir.

Kanunda belirtilen kural işçi aleyhine, TİSde belirtilen kural İşçi lehineyse, hüküm de nispi emrediciyse  kanun üstte olmasına rağmen TiS uygulanır ve alttaki kural üste geçer. İşçinin lehine olması göz edilir.

Yönetim hakkı, mutlak ve nispi emrediciliği aşamaz. Yönetim Hakkı yerine yedek hukuk kuralı devreye girer. Yönetim hakkı en aşağıda kalır.

Mutlak emredici: İş Hukukunun doğuş nedeni işçiyi korumaktır. Somut hüküm varsa kanun geçerlidir. İşçi koruyucu olması ilkedir. İş yasaları asgari hükümler içerdiğinden hukuk kuralları işçi lehine geliştirilebilir ve yorumlanabilir. Okunduğunda tereddüte düşüren bir hüküm varsa, işçi lehine yorumlama yöntemi kullanılarak geliştirilebilir.

Uluslararası sözleşmeler; Ülkeler arasında çalışma barışını sağlamak amacıyla Birleşmiş Milletler çatısı altında, Uluslararası Çalışma örgütü (ILO) kurulmuştur. ILO’nun genel kurulu İşçi, İşveren ve devlet temsilcilerinden oluşur. Uluslararası sözleşmeler ve tavsiyeler önerir. Tavsiyeler bağlayıcı değil ama sözleşmeler eğer imzalanırsa üye ülke ülkesine taşımak zorundadır. 

Ben de yazar olmak istiyorum!

Eger sizler de blogumuzda yazar olmak ve İK Yönetimi hakkında yazılar yazmak istiyorsanız, yazdığınız yazıları ve mahlasınızı kocaoglubaris@hotmail.com adresine e-mail gönderin. Yayınlayalım.

- Copyright © Tek sermayemiz, kendimiz - - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -