Yazan : Unknown 19 Mart 2015 Perşembe

Temel yaklaşım olarak; lider, çevresinde bulunan bireyleri hitabet gücü, sahip olduğu bilgi ve vizyonu ile etkileyip, sürükleyen bir yapıya sahiptir. Lider ile yönetici veya idareci arasında en önemli farklardan birisi yönetici olan kişilik sistemin devamlılığının sağlanması için çalışır. Bunu yaparken sistemi iyileştirip, hatalarını  ve kusurlarını tahmin eder ve gelecekte bunu değiştirmeye çalışır. Bu tarzda bir yönetici başarılı olma potansiyeli taşıyan bir kişiliktir.



Günümüzde çeşitli nedenlerden dolayı daha sık değişimlere ihtiyaç duyarız aynı zamanda bu değişimlerin radikal ve köklü olması olmazsa olmazdır. Bu değişimlere sağlamak için de lider karakterli insanlara ihtiyaç duyulur. Yani önde giden, değişime yön veren kişilere ihtiyaç duyulur. Yöneticiler mevzuatı ve kanunları referans alarak yarattıkları sistemi meşru gösterirler. Mevzuata karşı özenli davranır mevzuat ihlallerini tolere etmezler. Buna karşın lider kişi ise meşruluğu sadece sistemin içinde aramaz, sistemin hizmet ettiği amaçlarda arar.  Kanunun hizmet etmek istediği amaca bakar, adaleti arar, burada esas nokta kanunlar hangi amaca hizmet ediyor. Yönetici ise kanuna hizmet eder, içerde veya dışarıdan kaynaklı bazı sebepler yüzünden kurallar biçim değiştirir ama yönetici bunu korur, fakat lider kişi ise kanun değişikliğine yol açar.


Lider kişi ile yönetici başarı konusunda da ikiye ayrılır. Lider kişi başarının insan üzerinden olabileceğini düşünür, bu yüzdendir ki insanlara dayalı bir hareketi öne çıkarır. Yönetici ise tamamen farklı bir şekilde gücünü makamdan aldığı için makamdan uzaklaştığında gücünü kaybeder, makamın başarı getirdiğini kendisine bir şeyler kattığını düşünür. Bu yüzden statükocudur, mevcut durumun değişmesi işine gelmez ve onu korur. Lider gücünü değişimden alır, makam veya statüko olmasa da varlığını sürdürür ayrıca lider karakterli kişilikler yöneticilerin aksine bulundukları makamlara çok şey katarlar.


Günümüzde yapılan son araştırmalar geleneksel anlayışın savunduğunun aksine, liderliğin doğuştan değil sonradan kazanıldığına işaret eder. Yani ortalama zekaya sahip her insan lider olma potansiyeli taşıyordur. Daha fazla eğitimle ve dış çevreyle olan iletişimiyle liderlik özelliğine kavuştuğunu göz ardı etmemek gerektiğini belirtirler. Burada aklımıza lider olmamızı sağlayan dış çevre mi yoksa içimizde olanlar mı dış çevrede lider olmamızı sağlar? sorusu gelir. Önceleri dış çevredeki dinamiklerin zorlamasıyla lider olunduğunu iddia eden bulgular vardı. Bugünlerde ise tam tersi bir şekilde liderlerin içeriden dışarıya doğru çevrenin liderleri olduğunu ortaya süren çalışmalar mevcuttur. Bunlardan herhangi birinin kesin olmadığını mutlaka hatırlamak gerekir.


Lider insanları tanımlayan temel unsur değişimdir. Bir değişim girişimine yeltenen kişiye lider denilir, yani lider dediğimiz kişi değişimle iç içedir.

 

Değişimi Yöneten İnsanın Sahip Olması Gereken Özellikler


Yapılan bilimsel araştırmalara göre herhangi bir olmazsa olmaz özellik olmamakla birlikte bazı özellikler ön plana çıkar. Lider kişinin risk alması çok önemlidir. Alınan bu riskin temelinde ise cesaret duygusu yatar, bunun içinde uğruna mücadele edilmesi gereken bir hedef amaç olur. Yani kurumda mevcut statükonun neden değişmesi gerektiğini belirlemesi gerekir. Lider karakterli insanlar iletişim açısından güçlü olması gereken kişiliklerdir, çünkü yaptıkları iş insana dair ve motivasyona yöneliktir. Bu yüzden insanlarla iletişimi onlara verdiği mesaj, onları motive etmesi açısından önemlidir. Liderlik tipolojisine bakıldığın liderlerin ne üst ne de alt tabakadan ortaya çıktıkları görülmüştür. Bu kişiler daha çok kurumların orta tabakalarında bulunan kişilerdir. Esasen liderlik dediğimiz zaman sadece bir kişiden değil kişilerden bahsetmek gerekir. Elbette liderlerin lideri vardır, onun arkasında yürüyorlardır, buna rağmen bu kişiler sadık ve bağlı kişiler değildir, çünkü hepsi birer liderdir. Değişimin liderliğini birey değil takım ve ekip işi olarak düşünmek lazım. Kurumlarda orta tabakanın değişimi daha yaygın bir şekilde görülüyor zaten böyle olduğunda da değişim kalıcı olabiliyor, aksi halde yapay bir değişim söz konusu olur ve fazla etkili de olamaz.


Liderliğin ekip işi olduğunu söyledik, lider karakterli kişiler de görev ve sorumluluklarını paylaşmayı severler. Kendilerinde gücün ve sorumluluğun yerleşmesini değil, gücün dağılmasını isterler. Bu şekilde değişime daha fazla kişiyi ortak ederler. Etrafındaki insanlar ne kadar güçlü olursa, lider de o kadar güçlü olur. Lider kişi kesinlikle güç korkusu yaşamaz buna rağmen yöneticiler veya idareciler ise hiyerarşiden yanadırlar, çünkü bir hiyerarşi zinciri olmadıkça otorite sağlamazlar. Lider karakterli insanlar ise bunun tam karşısında yatay ilişkilere daha açıktırlar kendinden olma hissini verme konusuna önem verirler. Yatay basık örgütleri geliştirmeye çalışırlar. Yönetici karakterler temas kurmayı istemez direktif verirler, ama lider sürekli çalışmanın ve uygulamanın içinde yer alır.


Not: Yukarıdaki döküm Prof Dr. Mehmet Barca'nın ders notlarından ortaya çıkmıştır.

Leave a Reply

Subscribe to Posts | Subscribe to Comments

Ben de yazar olmak istiyorum!

Eger sizler de blogumuzda yazar olmak ve İK Yönetimi hakkında yazılar yazmak istiyorsanız, yazdığınız yazıları ve mahlasınızı kocaoglubaris@hotmail.com adresine e-mail gönderin. Yayınlayalım.

- Copyright © Tek sermayemiz, kendimiz - - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -