- Anasayfaya dön »
- İnsan Kaynaklarında Bilgi Teknolojilerinin Yeri
Yazan : Unknown
24 Mart 2015 Salı
Teknolojinin içine girmiş olduğu gelişim süreciyle, daha
önceki kayıtlarımızda bir çok kez bahsettik, günümüz tam bir bilişim
çağına dönüşmüştür; istediğimiz an istediğimiz kişiyle çok ucuz bir ücret
karşılığında görüşme gerçekleştirebiliyoruz. 100 yıl önce insanların bir umut
diyerekten mektup gönderdikleri günden bu güne geliş elbette bu büyük gelişimin
en büyük sembolü. Peki bu gelişim İnsan Kaynaklarına nasıl yansıdı? Bildiğiniz
bir İK Yazılımı var mıdır? Varsa bu yazılımın fonksiyonları nelerdir, ne işe
yarar?
Kurum içerisinde organizasyonel yapıyı korumak oldukça önemli
konulardan birisidir, çünkü bu şekilde kim kimin müdürü, kim kime rapor veriyor
rahatlıkla biliriz. Peki böylesine bir bilgi neden önemli? Aslında bütün
birimlerin yöneticileri orada çalışanların şefi veya müdürü olduklarından
dolaylı ve dolaysız olarak İnsan Kaynaklarına destek sunarlar, ve bu
organizasyonel yapı sağlandığında müdürler ve yöneticilerle kolay bir şekilde
etkileşime geçilip çalışan ile ilgili yapılması gerekenler yapılır. Buna
rağmen bu yeterli değildir, şirketin aynı zamanda tüm çalışanların maaşlarını,
yan haklarını, vergilerini, izin günlerini, yeteneklerini vs kontrol altında
tutup, istediği zaman erişebilmesi için bir sisteme mutlaka ihtiyaç vardır. Örneğin
Performans Yönetimi dediğimiz konu o kadar karmaşık bir konudur ki şirketler
sadece bunun için yazılımlar veya portallar kullanırlar. Aynı şekilde Zaman
Takibi de meşakkatli bir başka konudur, her çalışanın ne zaman işe başlayıp, ne
zaman işi bıraktığından haberdar olmanız için bir sistem geliştirmeniz lazım.
Büyük kurumlardan çalışana imza attırma pratiği artık geçerliliğini yitirmek
üzere. Bu noktada ortaya parmak izi veya yüz tanıma ile zaman takibi sistemleri
çıkmış durumdadır. Bunun yanında bu sistemlerin bir çoğu mobil cihazlarda da
çalışarak departmana günün her anı kontrol imkanı sağlar. Buraya kadar
bahsettiklerimiz BT’nin farklı bileşenleridir. Biraz yazılımlar üzerinde dursak
fena olmayacak;
Daha önce İnsan Kaynakları Organizasyonu başlıklı yazımızda
çalışanın kendi kendisini geliştirebileceği ve değerlendirebileceği
sistemlerden bahsetmiştik. Bazı yazılımlarda herhangi bir bilgi birikimi veya
bir eğitim olmadan kullanıcı bu programı kullanabilir, Bu programlar uzmanlık
gerektirmeyen Kullanıcı temelli programlar sınıfına girerler. Bunun karşısında
ise bazı programlar vardır ki bunları kullanmak için eğitim almanız gerekir,
örneğin; Autocad, Photoshop gibi programlar mutlak bir eğitim gerektirir,
karmaşık sistemlere sahip zor öğrenilen programlardır. Bunlara da Uzmanlık
gerektiren programlar denilir.
Kullanıcı ve Uzmanlık Tabanlı Programlar
Kullanıcı tabanlı programların birçoğu çalışanlar tarafından
kullanılır, uzmanlık gerektiren programlar ise sıklıkla konunun uzmanı kişi
tarafından, departman sorumlusu tarafından kullanılır. Kurumun bir ödeme sistemi olduğunu düşünelim,
bu sistemdeki bilgilerin korunması ve sürekli değerlenmesi gerekir. Bunu
teknolojik bir sistem üzerinden olsa dahi yapmak hiç de kolay değildir. Aynı
şekilde işe alım için kullanılan sistemler mutlak bir uzmanlık gerektirirler.Bu
sistemlerin bazılar yönetimsel odaklıdır bazıları da değer yaratma (value creation)
amaçlıdır. Örneğin kişinin banka hesaplarını, kimlik bilgilerini ev adresini
koruması gereken sistem kullanıcı tabanlı kolay bir sistemdir ve yönetimsel bir
araçtır, bir gelişim amacı taşımaz.
Uzmanlık gerektiren programların ise daha karmaşık olduğunu
söyledik, bunu şöyle bir örnekle tazelemek mümkün olacaktır; Birçok iş
başvurusu alan bir kurum düşünün, bu adayların tümünün öz geçmişlerini incelemek
zorundadır. Adayın ikinci aşamaya geçip geçmeyeceği bile herhangi bir yazılım
olmadan yapıldığında saatler hatta günler alabilir. Bu süreyi kısaltmak için
bazı uzmanlık gerektiren yazılımlara
ihtiyaç duyarız, ve bu sayede işi kısa bir zaman dilimine yayarak zaman ve
kişisel güç tasarrufu yapmış oluruz. İç Hareketlilik konusu yine uzmanlık
gerektiren bir program sayesinde kolaylıkla halledilebilir. Kurum içinde
çalışanların bir bölümden bir başka bölüme geçmeleri veya expat olarak bir
ülkeden başkar bir ülkeye transfer olmaları durumun bu yazılımlar yardımıyla
kolayca yönetilebilir. Buraya kadar anlattıklarımızın tamamı Yönetimsel amaçlı
programlardı bu programlar hem kullanıcı yani çalışan hemde Uzman yani
departman sorumlusu tarafından kullanılabilen programlardı. Şimdi de Değer
katma amaçlı yazılımlardan bahsedelim;
Değer Katma amaçlı yazılımlar
Burada yine kullanımı kolay olan ve olmayan iki çeşit
programlar vardır. Kullanımı kolay olan programların çalışanlar tarafından
kullanıldığını bir kez daha hatırlatmak önemli olacaktır. Örneğin Memnuniyet
anketleri kurumun hangi yanlarının zayıf hangi yanlarının güçlü olduğunu ortaya
çıkaran programlar ile kolayca yönetilebilir. Burada unutmamız gereken nokta,
bu anketler çalışanlar tarafından herhangi bir bilgi ve eğitim gerektirmeden
doldurur ve şirketin İK politikalarını gözden geçirmesi eksik yönlerini
tamamlaması açısından bir uyarı olarak da algılanabilir. Aynı şekilde
çalışanların performanslarını ölçmek için kullanılan sistemlerde hedefler
çalışanlar tarafından girilir ve kullanımı kolay olan uzmanlık gerektirmeyen
bir programdır. Online eğitimler yine çalışanın kendisini geliştirebileceği,
kullanımı esnasında herhangi bir eğitim gerektirmeyen sistemlerdir. Bu
sistemler yönetimsel amaçlı değil, değer katma, geliştirme, ve verimi yükseltme
amaçlıdır.
Kurum içerisinden ve dışarısından toplanan verilerle bir
yetenek havuzu oluşturmak bunları uygun oldukları zaman uygun yerlerde
kullanmak ya da vakti gelince dışarıdaki yeteneği haberdar edip onu kurum
bünyesine katmak uzmanlık gerektiren karmaşık bir sistem ile yönetilebilir
ancak. Bir çalışanın kurumdan ayrılmak istediğini düşünelim, ve geleneksel
anlayışa göre izlemesi gereken yolları sıralayalım;
- İstifa mektubunu yazar
- Bu mektubun aslını İk departmanına verir
- İk Departmanı bu mektubunun bir kopyasını alarak Bölüm müdürüyle paylaşır.
- Bölüm Müdürü bu mektubu alır ve yeni bir eleman talep ettiğini bir mektupla İK departmanına iletir.
- İK departmanı yeni çalışanın alınması söz konusu mektubu alınca bu mektubu Muhasebe ve Bağlı olduğu yönetim ile paylaşır.
- Yönetim alınacak personele onay verir ve bunu Muhasebeye bildirir.
- Muhasebe Maaş belirler, bunu İK departmanına belirtir.
- İK Departmanı bundan sonra iş ilanına çıkar.
Sadece bir personelin işten çıkması ve yerine yeni birisinin
alınma kararı bile günler sürebilirdi fakat bu sistemler ve yazılımlar sayesinde
artık saatler içinde dahi çözülebilecek bir sorun oldu. Bütün bunların yanında
gelişen bu teknolojiyle görüşmeci mülakatını tablet veya bilgisayar üzerinden
çeşitli programlar aracılığıyla yapabilir, buna da e-öğrenmenin bir parçası
olan e-işe alma denir. Peki e-öğrenme nedir?
E-Öğrenme
Başındaki e harfinin nereden geldiğini merak ettiniz mi? Daha
önce etmeyip de şimdi ediyorsanız Ethernet kelimesinin baş harfinden
türetilmiştir. E-öğrenme, öğrenmek materyallerinin online sistemler üzerinden
sağlanmasıdır. Bir portala veya yazılıma girişi yapılır, kullanıcı burada
kendisine özel, kişiselleştirilmiş bir eğitim alır. Yani bu eğitimi almak için
herhangi bir sınıf veya öğretici oluşmasını beklemez, Öğreticisi 24 saat
hizmetindedir, sınıfı ise sadece kendisinden ibarettir. Her çalışan daha önceki
durumuna göre değerlendirilir ve buna göre bir eğitim alır, bu yüzden çoğu çalışan
birbirinden farklı konularda eğitim alırlar. Ayrıca aynı konular üzerinde bir
eğitim aldıklarını düşünelim, çalışanların farklı zamanlarda müsait
olabilecekleri göz önünde bulundurulunca, e-öğrenme sisteminin önemi daha da
fazla ortaya çıkar.
Trendler
Kendi cihazını getir:
Başlangıçta duyduğumda ben de şaşırmıştım, bir çalışan neden işi için
kullanacağı cihazı kendisi sağlasın diye, fakat konu verimliliği arttırmak
olunca yine akan sular durdu. Çalışanın şirketin mail sistemi yada verdiği
cihazlara alışıp kullanımı öğrenmesi ve benimsemesi bazen yıllar alabiliyormuş,
Bu yüzden çalışana kendi telefonunu, tabletini kullan biz de sana bunun
parasını ödeyelim demişler. Hem şirket için hem de çalışan için faydalı bir
gelişme.
Sosyalleşme: Bugün
internette sosyal medyaya entegre olmuş, sürekli paylaşımlar yapan ve bu
mecrayı aktif kullanan bir dolu şirket bulabilirsiniz ve bu şirketlere
buralardan iş başvurusu dahi kabul ediyorlardır.
Akıllı Telefonlar: Her an her yerde mail kontrolleri, cevap
yazabilme gibi işlevler sayesinde akıllı telefon günümüz İK yönetimlerinin
değişmez uygulamalarındandır. Hatta ve hatta 3G sayesinde akıllı telefon
üzerinden mülakatlar bile yapılır oldu. Bugün birçok firmanın akıllı telefonlar
için uygulamaları vardır, bu uygulamalar üzerinden iş başvurusu kabul
ediyorlardır.
Cloud: Verileri bilgisayarda değil de sanal bir disk
üzerinde depolamaya yaran bir sistemdir. Bilgisayarın başına bir şey geldiğinde
depoladığınız verilere bir şey olmaz, bu verileri tekrar bu sanal disk
üzerinden kurtarabilirsiniz. İK departmanları bir felaket anında önlemini almak
için mevcut çalışanlarının bilgilerini bu sistemler üzerinden korur ve yönetir.
Ayrıca bu bilgilere istenilen her cihaz üzerinden istenildiği zaman rahatlıkla
erişim sağlanabilir.
Ben de yazar olmak istiyorum!
Eger sizler de blogumuzda yazar olmak ve İK Yönetimi hakkında yazılar yazmak istiyorsanız, yazdığınız yazıları ve mahlasınızı kocaoglubaris@hotmail.com adresine e-mail gönderin. Yayınlayalım.